
Kazım Karabekir'in İstiklal Harbinin Esasları
adlı kitabı gibi havuzlarda, hamamlarda yakılan
binlerce eser, tarihin göz göre göre nasıl
silinebileceğine en yakın örnek galiba. Yinede
yılmayan yazarlar, yılmayan vatan evlatları
"Türk Yılmaz!" diyerek aldı kalemleri eline, ve
hep bir ağızdan aynı şeyleri söylediler.
"Tarihin kötü bir huyu vardır, er yada geç
gerçekleri söyler!"
Bizde bu gerçeklerin peşinde koşan aciz
kimseleriz. Zaman zaman tarih, zaman zaman
sosyal konularda, yıllardır alçalmış gösterilen
tebaaya birşeyler anlatma peşindeyiz. Öyle ki
İstanbul Boğazın'a tren yolu çizen, gemileri
karalardan yürüten, dünya haritasını çocuk
oyuncağıymışcasına çizen, adım atılmadık yer
bırakmadan dört bir yanı gezen, kuşatmadık, ele
geçirmedik kale bırakmayan, ilmine ve irfanına
herkes tarafından hayranlık duyulan ecdadımızın
torunları, büyük barbarlıklarla silinip atılmış
ve biçare bırakılmıştır. Şimdiyse Fransız usulü
200-300 yıllık mimari yapılara, 50 yıllık müzik
türlerine, pantolon giymeyi bizden öğrenmiş olan
Avrupalılardan giyim kuşam özenmeye kadar
varacak bir haldeyiz. Gençler artık saz elinde
Türkü değil, gitar elinde Rock müzik söylüyor ne
yazık ki. Neyse ki, bizim harekatımızda tam bu
noktada başlıyor..
Gündemi değiştirecek, tarihe derin çizgiler
çizecek, belkide birilerini rahatsız edecek
yazılara hazır olun. Araştırmacı kimliğiyle
yazarlarımıza hayranlık duyacaksınız..