Derin Çizgi

Sigarayı yaktım ve yine sizler için oturdum bilgisayarın başına. Şu aralar elimden düşürmediğim birde kitap var ki yanımda okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Mustafa Armağan'ın usta kalemininde yardımıyla "Kazım Karabekir'in Gözüyle Yakın Tarihimiz" adlı bir kitap. Adam askerlikten emekliye ayrıldıktan sonra silah yerine kalemini eline almış vesselam ve yazmışta yazmış. Yanlışlara katlanamamışta yazmış. Karabekir Paşa olmanın sorumluluğunu bilerek yazmış. Millete olan sorumluluğunu bilmişte yazmış ve bizde şuan aynı vazifeyle yazıyoruz aslında. Millet gerçekleri bilsin, ufkunu genişletsinde tercih imkanı olsun diye yazıyoruz.

O kadar eskilerede gitmeyeceğim. Çok daha yakınlardan başlayacağım ben. Mesela Gezi Parkı olaylarından. Zaman zaman elbet kalemin ucu tarihe dokunacaktır ancak, buda bazı ispatlar için gereklidir.

 

Öncelikle şunu belirtelim ki, Gezi Parkı olayları gerçekleştirelemeyen askeri darbenin farklı bir girişimi olan sosyo fiili darbe girişimidir. Buna kesinlikle inanın. Batının, Mossad'ın parmağının olduğunu ispatlamak gerekirse şöyle ifade edelim. Bir emniyet teşkilatı raporuna göre, bir günlük bir raporda şunları duydum; tutuklanan 100 kişinin 40'ı ya Afgan asıllı Türk vatandaşı, ya Libya asıllı Türk vatandaşı, ya Mısır asıllı Türk vatandaşı. Bu ne demek mi oluyor? Mossad ajanları anne karnında yetiştirir arkadaşlar. Örneğin hamile bir anneyi Mısıra doğum gönderir ve çocuk hem Mısır hem İsrail vatandaşı olabilir. Sonrasında bir anneyi Türkiye'de doğum yaptırır ve çocuk hem Türkiye hem İsrail vatandaşı olur. Bu ikisini örneğin Türkiye'de evlendirdiklerinde, her ikiside Türkiye ve Mısırda vatandaşlık haklarına sahip oldukları için fiili eylemlere rahatça katılabilirler. Gözümüzü açalım.
 

Bir örnek daha vermek gerekirse. Unutmayın ki tüm dünyanın şuanda bizi Ermeni soykırımıyla suçlamasının tek bir nedeni vardır ki Ermeniler'in ve İngilizler'in basın ve yayın yoluyla bunu tüm dünyaya yalan yada yanlış anlatması ve algıları kendi lehlerine yönelik üstlerine çekmesidir. Öyleki konuyla ilgili Ermenilerin 50.000 kitap yazmalarına karşılık, bizim son zamanlarda bıçak kemiğe dayandıktan sonra yazdıklarımızı saymazsak 100 geçmeyen komik bir sayıda kalıyor. Gezi Parkı olaylarındada durum aynen böyleydi. Yalnızca 80 darbesi girişimlerinden önce Türkiye'yi hatırlayan ABD Televizyon kanalı CNBC, ne hikmetse henüz olaylar başlamadan gümbür gümbür parkla ilgili haberleri veryansın ederek yayınlama başladı. Bu algı operasyonu değilde nedir? Sevgili sosyalist arkadaşlarım, Amerika'ya güvenilmemesi gerektiğini sizler kanınız pahasına anlattınız, şimdi onlarla sırt sırta verip aynı yönde ilerlemek iş midir? Mantıklı mıdır? Onların ekmeğine bal sürmek, vatana millete zarar vermek olacak iş midir? Derken.. "Ne zararı yahu? Biz hakkımızı koruduk." diyenleri duyar gibiyim.
 

25 Kasım 2013 11:39 zamanlı Aktifhaber'in bilgilerine göre; protestoların yarattığı tahribatın toplam maliyeti 139 milyon lira! Bayburt hariç 80 ilde düzenlenen eylemlere toplam 3 milyon 600bin kişi katıldı. Kişi başına düşen zararı siz hesaplayında vebalimizi bilelim.

 

Zamanında bu millet sokaklara Kudüs'ü İsrail'e veriyorlar diye dökülürdüde, o zaman canlar kıyılırdı. Üzülürdük yine üzülürdük ama, şehit olan hakkıyla şehit olurdu. Gezi Parkı olaylarında kim için, ne için öldü ölenler? Birde özgür değiliz, bunun için burdayız diyenlere rastladım bu eylemlerde. Onlarada şu örneği vermek istiyorum müsadenizle;
 

Herkesin bildiği gibi, 60 darbesi yapılmadan önce Adnan Menderes Amerika ziyaretindeydi ve olaylı şekilde Türkiye'ye dönmüştü. Uçağından indiği sırada bir kalabalığın arabasının etrafında toplandığını ve çeşitli sloganlar atarak, eylemde bulunduklarını görür, gurubun önde gelen gençlerinden birini yanına çağırır ve sorar "Neden burdasınız?" Genç sinir ve öfkeyle cevabını verir. "Biz özgür değiliz, özgürlük istiyoruz." Adnan Menderes'in cevabında ki ses tonu üzgün olduğunu resmen belli ederki tokat gibide yapışır bu cevap gencin suratına "Siz eğer özgür olmasaydınız, burada bulunabilir miydiniz?"
 

Yahu anlatıyorsunda o genç kim? Dimi? CHP'nin eski başkanı, genel sekreteri.. Deniz Baykal arkadaşlar. Öyleki Deniz Baykal dediğiniz adam 80 darbesine karşı geldiği için CHP'den bir dönem uzaklaştırılmış, yani atılmıştır. Gezi Parkı olaylarındaysa mümkün olduğunca sessizliğini korumuştur. Konuşsa belki yer yerinden oynayacaktır ama suskun kalmıştır. Savcı Sayan gibi sırtını yaslayacak bir dayanak bulamamıştır belkide. Helal olsun o Anadolu çocuğunada. Açtı ağzını yumdu gözünü, terste konuşsa bazen yanlışta konuşta, kendi doğrularını olduğu gibi döktü meydana.
 

Bu konuyla en tarafsız konuştuğuna inandığım ve çok önemli, gizli bir toplantıyla ilgili bilgi veren Aytunç ALTINDAL'ın 7 dakika 43 saniyelik bir videosunu izlemenizi sizlerden rica ediyorum.
 

 

Videoyu izledikten sonra şunu bilmenizde fayda var. Aytunç Altındal toplantıyla ilgili bilgileri verdikten kısa süre sonra, 18 Kasım 2013 tarihinde, öldü, öldürüldü. Vatan millet sağ olsun, mekanı cennet olsun. Sevgili okurlarımıda düşünmeleri için bir yara bırakmış olalım ve yazımızı sonlandıralım. İyi günler, selametle kalın..